Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikayesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren "lale"nin izinde yazarın yarattığı etkileyici ve büyüleyici seo bir atmosferin içinde yol alıyor.
İstanbul, bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbul'u, hatta tüm Osmanlı'yı çevreliyor.
İskender Pala, 'de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul'da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor.
Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor.
Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar, Lale Devri'ne nihayet veren Patrona Halil İsyanı'nın yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor.
Kategori : MAGAZİN